Başrollerini Cuba Gooding Jr. ve Ed Harris'in paylaştığı, 2003 yapımı film yaşanmış bir hikayeyi anlatıyor. IMDB puanı 6.9. Seyirci gözünde belki de gözden kaçırılmış, istediği değeri yakalayamamış olsa da kesinlikle klasikler arasında gördüğüm ve arşivlenmesi gereken biyografik bir film. Oyunculukların etkili performansıyla seyirciyi ilk dakikadan filmin sonuna kadar sürüklüyor. Özellikle Cuba Gooding Jr.'ın performansı mükemmel.
Film, sporu hayatının merkezine koymuş olan Harold Jones adında futbol koçunun James Robert Kennedy ile yollarının kesişmesi sonucu başlayan ilişkilerini konu alıyor. Diğer insanlardan farklı olan Robert başkaları tarafından takılmayan adeta mahallenin delisi olarak bakılan radyolara düşkün bir gençtir. Futbol takımı idmanında dalga geçilmesiyle koçun daha çok dikkatini çeken Robert, Radyo ismiyle ortama dahil olur. Market arabasıyla başıboş dolaşan, konuşmaktan bile çekinen Radyo için yaşam asıl şimdi başlayacaktır. Ve bundan sonraki süreçte artık Radyo olayın merkezindedir
Öncelikle filmin yaşanmış olması izlerken seyirciye gerçekçiliği yansıtıyor. İnsana verdiği mesajlarla filmde önyargılardan uzak durup aslında gerekli vakti ayırdığımızda herkesin kendi dünyasının var olduğunu ve onu keşfedebileceğimizi, gerçekten yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz insanlara hiç bir şey yapmamaktan ziyade yardım ettiğimizdeki farkı gösteren ders niteliğinde bir film.
İnsanlar yaşamı bulunduğu ortamdan ibaret düşünebilirler. Ama herkes şanslı ya da şanssız değildir. Filmin en çarpıcı mesajı bakış açısının değişimini görerek emek vererek değiştirebileceğimiz. İnsanların mutlu ve daha iyi olabilmesinin sebebi ilişkilerde engelin kaldırılması olduğu gibi kabullenme, içselleştirme. Önyargıları kaldırarak bakış açını değiştirdiğinde olabilecekleri, el uzatmanın desteklemenin sonuçlarını gösterdiği için bu film takdirlik kısımda benim gözümde.
Aynı zamanda film baştan aşağıya güzel müziklerle süslenmiş. Filmin sonunda gerçek kahramanları göstermesi seyirciyle sıcak bir bağ kurmasını sağlamış. Birçok duygulu sahne barındırsa da en duygulu sahnelerinden bir tanesi koçun "seninle gurur duyuyorum RADIO" dediği sahne. Sonuç olarak kesinlikle bilinmesi gereken izlenmediğinde pişmanlık uyandıracak bir film. Kaçırmayınız!!!
Yorumlar
Yorum Gönder